Beynin Sihirli Güçleri ve Mucizeleri

Yıllardır süregelen araştırmalara rağmen, halen beynimizin gizemi tam olarak çözülmüş değil. Bilim adamları her gün bu konuda birçok teori ileri sürmekteler. Örneğin; okumayı gözümüzle değil de, beynimizde yaparsak, dakikada yüz bin kelime okuyacak bir kapasiteye sahip olduğumuz bunlardan biri.
Ayrıca sürekli beynimizin yüzde kaçını kullandığımıza dair de birçok söylenti dolaşmakta ortalıkta. Bir bakıyoruz %11'ini, bir bakıyoruz %1'ini, bir bakıyoruz %3'ünü kullanıyormuşuz. İlginç olansa, daha bütününü çözemediğimiz bir yapının, kaçta kaçını kullandığımıza dair sonuçlar üretebilmemiz.
Beynimin İçinde Ne var?
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yapılan çalışmalar neticesinde bu gizemli yapının ne kadarını kullandığımız netleşmese de, gerçekten karmaşık ve bir o kadar da olağanüstü yeteneklere sahip olduğunu artık biliyoruz.
İnsanoğlunun geldiği ve gitmekte olduğu yola bakarsanız aslında bunu kavramak o kadar da zor değil. Bundan 50 yıl önce hayal olanlar, bugün gerçekliğimizin ayrılmaz bir parçası. İlk bilgisayarlar evimize dahi sığmayacak büyüklükteyken, şimdi onlardan çok daha güçlü ve hızlı olanlarını cebimizde taşıyoruz. Cep telefonlarıyla görüntülü iletişim kurmaktan kredi talebine kadar her şeyi yapıyoruz.
Dedelerimiz, babalarımız olanlar karşısında şaşkına dönüp defalarca kullanma kılavuzunu okudukları halde hiçbir şey anlamazken, biz anne karnında eğitim almışız gibi iki düğmeye basıp bitiriyoruz işi.
Büyüklerse bizim zekamız karşısında gururla, bir tavus kuşu misali kabarıyorlar: "Bizim oğlan çok zeki maşallah, ben bu DVD'nin altyazı ayarlarını yapayım diye ders kitabı gibi kılavuzu okurken, aldı kumandayı eline, başlattı filmi, yapıştırdı altyazıyı. Ben diyordum zaten televizyonun karşısında saatlerce oturup boş boş baktığına aldanmayın, bu çocuk zeki diye…"
Şimdi bu durum size üstünlük sağlıyor gençler ama fazla sürmeyecek saltanatınız. Beyin denen mucidin yapacaklarına sizin de yetişmekte zorlanacağınız zaman gelecek elbet. Onun sınırsızlığının farkına vardıkça, sizin de soluğunuz kesilecek.
Sağ-Sol Beyin mi?         Hani Benim Tek Beynim Vardı?
Rahat olun, kandırılmış değilsiniz. Yıllarca tek beyninizin olduğuna inanıp şimdi iki tane olduğunu öğrenip sarsılmayacaksınız.
Gerçekte iki yarım küreden oluşan tek bir beyne sahipsiniz. Beyninizin bu yarımküreleri, aralarında iş bölümü yaparak çalışırlar. Her ikisinin de görevleri farklıdır.
Sol beynin işi matematiksel işlemler, dil, mantık, bilim, analiz iken sağ beynin işi hayal gücü, sanat, sezgiler, bütünü görmek, üç boyutlu düşünme, müzik ve sentez üzerine kuruludur. Bu ikisini fabrikada çalışan iki işçi gibi düşünebilirsiniz. Sahip oldukları görevler doğrultusunda üretim yaparlar. Dış dünyadan algıladıklarını fabrikada işler, yorumlar ve size sunarlar.
Sol beyin kelimler ve sayılar yoluyla çalışır. Sağ beyin ise görüntülerle düşünür. Ayrıca sol beyin bedenin sağ yarısını yönetirken, sağ beyin sol yarıyı yönetir.
Sol beyni bir bilgisayara, sağ beyni de bir cam küreye benzetebilirsiniz. Sol beyin mantıksal analizlerle adım adım çalışırken, sağ beyin hayal etmekte, kurgulamakta ve bütünü algılamaktadır.
Sonuçta her ikisi de tek bir fabrikada çalışan işçilerdir ve o fabrikaya yaptığınız yatırım ölçüsünde, üretim ve kâr elde edersiniz.
Hangisini Kullansam Acaba?
Sağ ve sol beynin görevlerini okuduğunuzda, muhtemelen kiminiz sol beyni daha işlevsel bulurken, kiminiz "Sol beyin de neymiş, sağ beyin en iyisi" gibi düşüncelere kapıldınız.
Özellikle belirtelim ki; hangisi size daha yakın, daha iyi geldiyse, yani hangisine içiniz daha çok ısındıysa, onu daha çok kullanıyor olma ihtimaliniz yüksektir.
Bazı insanlar vardır; hep mantığın yolunu izlerler. En basit şeyde bile hesapların arasına gömülürler. Ayrıntıları kolaylıkla fark edip detaya inerler. Ezbere çok yatkındırlar ve sayılarla araları çok iyidir. Bazı insanların da hayal güçleri çok gelişmiştir. Kimsenin ummadığı bir anda çok ilginç fikirler ortaya atarlar. Yaratıcılıkları harikadır. Bütünü kolaylıkla algılayıp aktarabilirler. Enteresan benzetmeler kullanıp olayları şaşırtıcı bir şekilde birbirine bağlarlar. Bunun sebebi, zihinlerindeki terazinin bir kefesinin daha ağır basmasıdır. Kimisi sol beynini kullanmaya daha yatkınken, kimisi de ağırlıklı olarak sağ beynini kullanmaktır.
Prof. Ornstein; insanların sağ ve sol beyinlerinden birini diğerinden daha öncelikli olarak kullanabileceklerini ortaya koyan ve beynin sağ-sol yarımküreleri üzerine yapılan araştırmaların temelini atan kişidir. Ornstein aynı zamanda; iki beyin birlikte çalışırsa, genel yetenek ve etkide çok büyük bir artış olduğunu da keşfetti.
Eskiden zekanın, beynin büyüklüğü ve beyin hücrelerinin sayısıyla doğru orantılı olduğu zannediliyordu. Ancak günümüzde; zekanın beyin hücrelerinin sayısıyla değil, beyin hücrelerinin arasındaki bağların artmasıyla doğru orantılı olduğu anlaşılmış durumdadır.
Aslında bu, son derece iyi bir haberdir. Çünkü zeka beyin hücrelerinin sayısına bağlı olsaydı, hiç şansımız kalmazdı. Beyin hücreleri çoğalmadığı ve öldükten sonra yenilenmediği için, zihnimizin potansiyelini arttırmak, zekamızı geliştirmek gibi kavramlar hayatımızda doğmadan ölmüş olurdu. Oysa beyin hücreleri arasındaki bağlar güçlendirilebilir ve arttırılabilir bir yapıya sahiptir.
Ornstein'nin de ortaya koyduğu gibi; "İki beyinden zayıf olanı, daha kuvvetli olan ile işbirliği içinde çalışmak için harekete geçirilirse, genel kapasitede de büyük bir artış olur." Yani "Hangisini kullansam acaba?" sorusuna vereceğiniz yanıt; "Her ikisini de…" olmalıdır.
Terazinin kefelerini dengeleyip fabrikanızdaki işçilerin birlikte işbirliği içinde çalışmalarını sağladığınız noktada, zihinsel olarak gelişmeye başlarsınız. Algılamalarınız güçlenir, öğrenmeleriniz hızlanır, yaratıcılığınız artar ve karmaşık olaylar arasında bile bağlantı kurup yorum yapabilirsiniz. Bu artış sandığınızdan daha hızlı ve katlanarak artan bir süreçtir.
Diyelim ki sol elinizle 50 kg yük taşıyorsunuz. Sağ elinizle de 50 kg yükü kaldırabiliyorsunuz. Her ikisini kullandığınızda kaldırabileceğiniz yükün miktarı 100 kg değil, en az 200 kg'dır.
Sol ve sağ beyninizi de birlikte kullandığınızda gelişiminiz katlanarak artar. Yani beyniniz için artış oranı; 1+1=2 değil; 1+1= en az 4'tür. Başka bir deyişle aritmetik değil geometrik artışlar oluşur.

Yazar : Z. Müge Kasaroğlu - Bülent Şenyürek

0 yorum:

Yorum Gönder